25 Aralık 2010 Cumartesi

BİRİNCİ KITA VE KEŞİF

                                            
Bende bilmiyordum oraları.

Uzaklardaydım aslında, hatta o an kendimdemiydim onuda hatırlayamadım şu an. Çünkü henüz okuldan eve geldiğinde mahalle sahalarında top oynamalarda, bakkal fuat amcadan leblebi tozu almalarda, misket oynamalarda, her sabah çıktımı diye yüzde sakal aramalarda, okuldan kaytarmalarda, tatili iple çekmelerdeydim.

Anadolu'nun muhteşem bir kentindeydim de kendimdemiydim inanın hatırlamıyorum.

Bir Edebiyat yazılı sınavında keşfettim Birinci Kıtayı. Belki kendimde değildim, belki bir rastlantıydı, belki şanslı günümdeydim ama keşfettim işte. Ahali tek kattta oturmaya razıyken, benim iki katlıydı sevincim. Karşılığında şöyle okkalı bir on üzerinden on alarak ödüllendirildim.

Hatta hiç unutmam utanmadan, sıkılmadan, belediyeden izin almadan kaçakta  olsa sevincimi üçe katlasam ne olur diye arsız düşündüğümde oldu benim. Çünkü Edebiyat öğretmeninden on almak onu ondan almak gibi geliyordu sınıfça. Son anda küçüklüğümü göz önüne aldımda büyüklenmedim, iyide yapmışım hani.

Şınavdan önce şöyle güzelce ısınma hareketleri yapmıştım yaz tatilinde, tatilden sonra şınav ne kadar zorsa şınav esnasında sınav bir o kadar zordur a dostlar.

Hazırlıklıda değildim o gün, bir hafta öncesinden ulak haber vermişti sınavı, o kadar. Mişkin cırcır böceği misali yedim bitirdim haftayı. Koskoca keşfi rotasız yapacaktım.

O gün geldi bir omuz attı, birde yan yan baktı, korkudan dönüp bakamadım bile ardından. Edebiyat öğretmenimiz arkadan itice buldum kendimi okyanusta.

Herkes benim gibi dümensiz ve haritasız değildi. Çoğu çalışmış çabalamış gemiyi emre amade hale getirmiş hatta miçoları dizmişti güverteye.

Keşif başlamıştı.

Kalemim vardır belki,  söyleyecek iki kelamım, yüzüme bembeyaz bakan bir kağıdımda vardı ama yazım yoktu ortalarda.

Kışın ortasında neden açıktırki okullar? Yazın uğruyordur kağıda belki yazılar.

Siz hiç yazsız ve yazısız kaldınızmı? Onlar ayrı bir yetimliktir.

Boğulmamak için attığım her kulaçta uzaklaşıyordum kıyıdan. Karşıma çıktıkça yardım isteyecektim dakikadan.

İşte o an yanıbaşıma koskocaman fikir ilişti usulca. Pek bi afilliydi ve gülümsüyordu. Belliki düşüncelerimden akıp gelmişti ta buralara. Ama bandırası yoktu. Nereye ait olduğunu bilmedende olsa kurtarıcımdı o benim.

Korkumu? Evet korkuyordum. Buna rağmen yılana sarılır gibi sarıldım ona.

''Hayırdır Nereye Böyle'' demesini beklemeden ''yazımı kaybettim, hükümsüzüm'' diyivermişim.

Müstehzi bil gülümsemeyle okyanusun ortasında ''bulmuşsun onu evlat, işte burada. Bu ummanın ta kendisidir yazın'' dedi ve ben hafiften virajı alarak beynime doğru duraksadım, ağzımdaki kuruluktan farkettim ki bir okyanusta susadım.

Yazının içinde kış zannedip yazı aramakmıdır ahmaklık yoksa ahmaklıkmıdır okyanusa atlamamak yine bilemedim, ama o gün onu buldum.

İŞTE BİRİNCİ KITAM

Adımı vermedim  ama ona YAZMAK demişim, YAŞMAK gibi bir şey işte, her tarafımı örten, YAŞAMAK gibi ben oldukça bende tüten.

İŞTE BURADA BİRİNCİ KITAM

Diğer yedisi coğrafyada.

Keşiften sonra bembeyaz bir kağıttan rotaladığım suya yazdıklarımı. Bütün edebi düşüncelerimle sundum öğretmenime.  Tebrik etmeye on rakam gelmişti ağırladık ailemle.

Birinci Kıtam,
Rakamların tebriğini beklemediğime göre onu sevdim galiba, Sevgili Eşimim zorlamasıylada olsa.

Not : Birinci Kıtaya ilk yudumu yazacağıma adım gibi eminim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder